2 Aralık 2014 Salı

Amsterdam'dan dönüş & Arda'ya kavuşma

Seriyi tamamlamadığımı yeni fark ettim :)

Amsterdam'daki son günümüzde beylerle ayrı takılmaya karar verdik. Onlar evde pinekleyedursun biz Kuzey bebeği de aldığımız gibi sisli bir sonbahar sabahında Hoofddorp denilen bölgeye doğru yola çıktık. Buradaki birinci hedefimiz Primark'ı gezmekti. Ben daha önce bu mağazayı yine Fatoş' dan duymuytum. Primark bir İrlanda markası aslında. Tıpkı İsveç'lilerin H&M ve IKEA markaları gibi mümkün olan her ürünü en ucuza satabilme üzerine kurulmuş. Hatta Cem İngiltere seyahatleri sonrası "1 Milyoncu" diye tarif etmişti bize burayı :) Çoğu ürün gerçekten kalitesiz, pek tercih edilmez, ancak pijama, çamaşır gibi bazı basic ürünler gayet kaliteli ve alınası.. Bazı şeyler ise gerçekten inanılmaz ucuz, 2 EUR ya penye pijama üstü alabiliyorsunuz örneğin..

Biraz alışverişten sonra Mercatorplein denilen bölgeye geldik. Burada Fatoş beni Cafe Zurich isimli çok güzel bir yerle tanıştırdı. Tam anlamıyla hastası oldum diyebilirim. Şaraplarıyla meşhur, aynı zamanda live cooking trendini yakalamış bir mekan. Kesinlikle tavsiye ederim..
























Sonra evde beylerle buluşup burada anlatmak istemediğim ama ömür boyu unutamayacağımız bir "mangal macerası" yaşadık. :)) (Burak'a selam olsun!)

Akşam biz Fatoş'la balayından dönen taze çiftimiz Ebru ve Halil'in evine ziyarete gittik. Boran ve Burak son gecede Amsterdam'ın meşhur özelliklerinden faydalanmaya gittiler (!) Mangal macerası onlara yetmemişti zira :)) Aslında biz de Kuzey'i anannesine teslim edip Hilton Doubletree Amsterdam'ın tepesindeki Skylounge'a gidecektik ama enerjimiz kalmamıştı. Siz giderseniz ve böyle ortamları seviyorsanız (sanırım tam olarak bizdeki 360 tarzı bir yer) mutlaka görün derim.





















Ertesi gün uçağa binmeden market alışverişi yaptım, zira almak istediğim bir sürü yiyecek vardı. Örneğin Christmas dönemine özel zencefilli kurabiye, çikolata kaplı yer fıstığı, hazır waffle, peynirler, vs. vs.. Amsterdam'da market alışverişi gerçekten uygun, aklınızda olsun..

Mert ve Naz'ın hediyesi köpeğe bayıldı
Gelelim dönüşe.. Bu seyahat boyunca annem komple bizde kaldı. Hakkını asla ödeyemem, Arda'nın düzeni bozulmasın diye kendi evine götürmedi ve hep bizdeydi. Gerçekten de Arda hiç etkilenmemişti desem yeridir. Sadece ilk 2 gece uyurken biraz huzursuz olmuş o kadar. Onun dışında hiç sorun çıkarmadı ve biz eve geldiğimizde de adeta işten eve gelmişiz gibi karşıladı bizi. Trip atmadı, ağlamadı.. Koşa koşa gelip sarıldı uzun uzun.. Bu defa böyle bir ayrılık yaşayınca ben de çok huzurluydum, evet vicdan azabı çekiyor insan ama arada böyle kaçamaklar yapmak, kendine vakit ayırmak, annelikten önce sevgili olduğunu, eş olduğunu hatırlamak insana çok iyi geliyor, tazeleniyorsun ve o enerjiyle çocuğuna da yeni bir sayfa açıp daha faydalı oluyorsun. En azından ben böyle düşünüyorum :)







Uykuda fotoğrafını çekmeye bayılıyorum
Oyun hamuru oynama anlayışı onları parçalamak :)