19 Nisan 2013 Cuma

Doğum' a 1 kala..

31. haftada bayram tatili dolayısıyla Erdek' e gittik. Herkes oradaydı, çok güzel vakit geçirdik ve bu tatille birlikte deniz sezonunu kapattık.
Ve karşınızda mayolu hamile Aslı :) Başka hiç bir yerde yok bu görüntüler sevgili okuyucular..























O hafta Erdek' ten günübirlik küçük bir Çanakkale turu da yaptık. Şehitlikleri görmeyi hep çok istiyordum, kısmet hamileyken gitmekmiş. Zaman kısıtlı olunca detaylı gezemedik ama o bile bana yetti. Gerçekten herkesin görmesi gereken yerler. Aslında, ilk olarak yeni yapılan simulasyon merkezine girdik, orada oda oda gezip savaşın önemli anlarının canlandırmalarını izledik. İşin politik kısmı bir yana, (zira bol bol AKP propagandası vardı ve maalesef büyük önder Atatürk' ten çok az bahsediliyordu) izlediğimiz hemen hemen her şey beni çok etkiledi. Bazı yerlerde ağlamaktan içim çıktı diyebilirim. Zaten hamilelik yüzünden alt üst olan hormonların yanında bir de erkek evlat annesi olacağım gerçeği vardı ki bence bu kadar etkilenmemin sebebi buydu. Umarım bir gün gerçekten tüm dünyada silahlar tamamen susar ve insanoğlu barış içinde yaşamayı becerebilir.
Neyse, bu konudan çıkıyorum..

Çanakkale' de gezerken hava bayağı bir sıcaktı. Bir ara güneşin altında dağ bayır yürürken gerçekten çok fazla yorulduğumu hissettim. Emel Hanım, kendimi zorlayacağım uzun yürüyüşlerden ve güneşten uzak durmamı söylemişti ama ben tam tersini yapıyordum. O an bir panik geldi, ya şu an bana burada bir şey olursa, doktorumdan en önemlisi ailemden uzakta, mesela Çanakkale Devlet Hastanesi' nde doğum yapmak zorunda kalırsam :) Asla yanlış anlaşılmasın, küçümsemek için söylemiyorum bunu, sonuçta annem beni köyde, ebe yardımıyla, evde doğurmuş. Ama sonuçta o kadar zaman özel hastanelerde, ince eleyip sık dokuyup bulduğun özel doktorunla bebeğini takip et, her bir zerresi için milyon tane test yaptır, sağlıkla dünyaya getireceğim diye gerçek anlamda göbeğini çatlat, sonra böyle bir durumda kal.. Bence trajikomik olurdu gerçekten :)
Bu düşüncelerim üzerine hemen kendime gelerek bir gölge bulup oturmaya karar verdim ve gezinin sonrasında da pek verimli olamadım.

Haftalar ilerleyip 32 yi gösterdiğinde aldığım kilo tam 10 olmuştu.
Aslıcım Amerika' dan siparişlerimizi getirdi. Bebek kıyafeti denince gerçekten Carters' ın hakkını teslim etmek lazım. H&M ucuz ama çok kaliteli değil, B&G ve GAP (Türkiye' de) pahalı. En güzeli yine Zara ama insan çeşit arıyor. Carters burada da var gerçi ama Amerika' dan daha az çeşit ve fazla fiyatla. Buradan online olarak alabilirsiniz de..
Bu arada kremler, şampuanlar, yenidoğan setleri vs. vs. de sipariş etmiştik Amazon' dan, bizim için çok avantajlı oldu. Aslı & Sabri sağolsun :) Utanmasam pusetini bile oradan aldıracaktım ama tabi o kadar yüzsüzlük yapamadım. Kendi yüklerini mi getirsin, başka siparişleri mi, benim puseti mi. Ama orada puset çok ucuzmuş, aklınızda olsun :)

32. haftadan..

Yine bir ofis fotoğrafı.. Yine fotoğrafları çeken Aslı.. Elbise yine benim  eserim :)

Bu arada ayağımdaki ayakkabılar Superga' nın Fashion koleksiyonundan. Elbise ile aynı kumaş/desen gibi görününce onu da ben boyadım/modifiye ettim fln sanıyorlar ama tamamen tesadüf :) Değişik modellerini buradan inceleyebilirsiniz.

Normalde, (ayak sağlığını önemsemeden) sürekli topuklu, daha ince, narin ayakkabılar giyen ben, hamileliğim boyunca kaba görünmesine aldırmadan sadece rahat ayakkabılar giydim. En çok rahat ettiklerim bu Superga larım, Birkenstock terliklerim ve Toms larım oldu. Tavsiye ederim :)



33. haftadaki doktor kontrolümüzde, Arda 1980 gr ve 44 cm olmuştu. Annem de benimle geldi ama Arda yüzünü göstermiyor, inatla saklanıyordu. Zaten tüm kontrollerde eli yüzündeydi. Rahatsız edilmekten hoşlanmayacağını, keyfine, rahatına düşkün olacağını (yani tamamen babasına çekeceğini) o zamandan belli ediyordu. (Ultrason fotoğraflarından birini koyacağım buraya.)



Büyük bir heves ve hızla odasını hazırlamaya, onun için bir şeyler yapmaya devam ediyorduk. Bunlar da kanıtlarımız :)

34. haftada her şeyini yıkayıp ütüledim. Yıkamak için Dalin' in özel bebek deterjanını ve yumuşatıcısını kullandım. O çamaşırları astığım zaman evin içi bebek kokmaya başlamıştı bile :) Bir çok kadının aksine, ben ütü yapmayı severim zaten ama hele de Arda' nın minicik ve mis kokulu kıyafetleri olunca ütü yapmak o an neredeyse festivale dönüşmüştü benim için :)
Ayrıca bu hafta Boran' la en çok zorlandığımız konulardan biri olan "Hangi puseti almalıyız" ı sonunda açığa kavuşturup Concord Neo' da karar kıldık. (Ana kucağının küçüklüğü dışında da gayet memnun kaldık.)



Arda 35. haftadaki kontrolümüzde 2400 gr ve 45 cm di. Bu haftadan itibaren de Emel Hanım her hafta görmek istedi bizi. Gelişimini hızla tamamladığını, belki 1 hafta erken gelebileceğini söyledi.
Rivayete göre kız bebekler erken doğar, hatta o yüzden kızlara "eksik etek" derler. Erkekler gününü tamamlar hatta geçirir.. Hep buna inanarak Emel Hanım' ın sözlerine inat, Arda' nın tam gününde, 29 Ekim' de doğacağını, Akrep burcu olacağını düşünmüştüm ama bizimki 35. haftada rengini belli etmiş :)

Küvetini, emziğini, süt pompasını, diğer bütün ıvır zıvırını da alıp tam olarak hazır duruma geldik. Bu arada odasının kapısı için isimliği geldi ve takıldı.

36. haftanın sonunda Boran' ın doğumgününü kutlamak için akşam arkadaşlarımızla yemeğe çıktık. O büyük ev partileri, gece eğlenceleri şimdilik bayağı bir geride kalmıştı, bunu anladım :) Artık geceleri uyumak da biraz zorlaşmaya başlamıştı. Uykusuzluğa o zamandan talim yaptırıyordu bizim bıdık :)


36. haftadan bir kare.. Özgemin objektifinden..

Artık hastane çantamız ve gereken tüm malzemeler hazırdı. Her an her şey olabilir mantığı ile eksiksiz beklemeye başlamıştık. Bu arada ben hastane için şeker/çikolata yerine sabun yaptırdım. Bunun için de Duygucum vesile oldu ve bana Sabun Perisi ni önerdi. Kesinlikle tavsiye ederim, muhteşem şeyler yapıyorlar. Ayrıca ani doğum yaptığım için yetişmediğini düşündüğüm sabunları hastaneye kadar teslim ettiler, müthişti :)

Hastane kapı süsünü ise ben kendim yaptım. Süper olmadı ama daha sonra extra süsleyerek evimizin kapısında kullandık. Hatta mevlitinde tekrar kullandık, çok iyi oldu. (fotoğraflarla detaylı yazacağım)



Böylelikle iş yerindeki son haftama gelmiştik. Bu haftaki kontrolde eğer Arda tam zamanında yani Kurban Bayramı' nda gelirse, Emel Hanım' ın tatilde olacağını öğrendim. Çok üzüldüm, tüm takibini o yapmıştı, doğumu da tabi ki o yaptırsın istiyordum. Kendimi başka bir doktora emanet etmem gerekebileceği gerçeği canımı sıkmıştı. Ama Arda ne zaman, nasıl gelmek isterse öyle gelecekti, yapacak bir şey yoktu.
Bayram tatiline denk gelirse zaten bir çok insan tatilde olacaktı. Çok ziyaretçimiz de olmaz diye düşündüm ve şeker/çikolata yaptırmamakla iyi bir karar aldığıma kannat getirdim.

37. yani iş yerindeki son haftam.. Sevgili Burcu ile bu fotoğrafımızı Gizem çekti. Burcu burada beni Arda' ya şikayet ediyordu :) Benden sonra Arda' nın da başının etini yiyordu desek daha doğru olur :))

Son haftamın son gününde resmen bütün departmanları dolaşıp herkese tek tek hoşçakalın dedim.
Çalışma hayatıma başladığım günden beri ilk defa bu kadar uzun süre evde olacaktım. Değişik bir duyguydu. Ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde planlar kuruyordum aklımca. "3 hafta evdeyim, ne zamandır Bebek sahiline gitmiyorum, tek başıma gider güzel bir kahvaltı ederim, sahilde yürürüm. Sonra bir gün İstinye Park' a alışverişe giderim. Başka bir gün Çengelköy sahiline inerim, ohh keyif yaparım, çok özlemiştim" vs. vs. diye düşünüp duruyordum.



Nereden bilebilirdim ki izne ayrılır ayrılmaz Arda' nın bize sürpriz yapacağını :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder