29 Ocak 2015 Perşembe

Arda'nın günlüğü..

An itibariyle Arda tam olarak 2 yıl 3 ay 19 gündür bizimle.. Hep aynı şeyi söylüyorum biliyorum ama zaman gerçekten çok hızlı akıyor..

Arda kıpır kıpır, 1 dk. yerinde duramayan, "e erkek ne de olsa" yorumlarına maruz bırakılan bir çocuk olarak zaman zaman beni bunaltsa ve hayat enerjimi emdiğini düşünmeme sebep olsa da, her gün varlığına şükrediyorum.. Gözlerinin içine bakıp o katıksız, saf sevgiyi gördüğüm anlar herşeye değer.

Belki daha önce de konusu geçmiştir, Arda'nın trendi her anlamda giderek kötüleşiyor aslında, yani gün geçtikçe daha az uyuyan, daha yaramaz (sevmediğim bir sıfat ama başka türlü anlatmak zor), her an bir yerlerden düşüp orasını burasını yaralayabilecek seviyede korkusuz, daha az yemek yiyen, daha şımarık bir çocuk oluyor. Tam da hayal ettiğim gibi :)

Ben bunu biraz annanne ile büyümesine bağlıyorum, çünkü her istediği yapılıyor, o nasıl isterse düzen öyle işliyor, kendi rutinini kendisi belirliyor. Boran da annem gibi disiplin konusunda zayıf  bir baba olduğu ve artık ben de savaşmaktan yorulup kendi haline bıraktığım için çocukta bir kabahat aramak yanlış, biz böyle yetiştiriyoruz, bakalım nereye varacak sonu. Umudum 3 yaşına gelip de kreşe başladığında sihirli bir değnek dokunmuşcasına olayların farklılaşması.

Ordan oraya koşturup bağırarak şarkı söylemek dışında en büyük takıntıları harfler, sayılar, renkler, şekiller, bir de uçaklar.. Her ne kadar kaçmak istesem de hayatımzıda iPad gerçeğimiz var. İlk başlarda aman yemeğini yesin diye oyalamak için başvurduğumuz bu alışkanlık şimdilerde Arda'da büyük bir tutku. Biz yine de yemek seansları ile sınırlandırmaya çalışsak da bazen (özellikle haftasonu sıtkımızın sıyrıldığı anlarda- azcık oyalansın da şu işimi halledeyim durumlarında da) iPad den destek alıyoruz. Bir yandan da öyle çok şey öğreniyor ki izlediği videolardan veya oynadığı oyunlardan ister istemez hoşumuza da gidiyor. Sayı saymayı, şekilleri, harfleri, hayvanları ve renkleri çoğunlukla bu şekilde öğrendi.

Bazı durumlar ise gerçekten çok komik, mesela renklerin bir kısmı Türkçe kazındı hafızasına ama bir kısmını da İngilizce öğrendi. Sarı yok mesela, onun adı "eallov" veya turuncu çoğunlukla "oyınç" olarak çıkıyor :)


Tüm bunların yanında TV ve iPad olayının konuşmayı geciktirme teorisine kesinlikle katılıyorum, çünkü tek tek tüm kelimeleri anlamasına, bilmesine ve söylemesine rağmen cümle kurmada hala çok zayıf. Tek kelime ile derdini anlatabildiğine çok emin bence :)














Son 3 aydır Gymboree'nin Play&Learn 5 seviyesindeki programına gidiyorduk haftada 1 saat. Aslında çok bir numarası yok gibi görünse de Arda'ya sosyalleşme anlamında kesinlikle katkısı olduğunu düşünüyorum. Eskisine göre daha katılımcı, daha az utangaç, hatta son zamanlarda dersin bitiminde sınıftan çıkmak istemeyecek kadar aktif. Bu arada korku ve çekinme olayları az da olsa hala devam ediyor. Örneğin oyuncakları paylaşamadıkları zaman eğer aynı yaştaki diğer çocuklardan biri Arda'ya bağırırsa bizimki bana bakıp dudaklarını büzerek ağlamaya başlıyor :)

Ancak şimdi bu programımız bitti. Ben de bu arada gözlemlediğim kadarıyla en çok şarkı ve dans bölümlerinden zevk aldığını anladım. Fakat kalem tutma, boyama yapma gibi konulara da hiç ilgisi yok. Şimdi hem zevk aldığı müzik olayının üzerine gitmek için hem de ilgisiz olduğu art bölümüne onu çekebilmek için haftada 2 günlük bu programları içeren bir şeye başlamayı düşünüyorum.

Uçak konusuna gelirsek.. Arda  bu ara tam bir uçak delisi. Odasının penceresine tırmanıp sürekli gelen geçen uçakları seyrediyor. Uçak gördüğünde inanılmaz mutlu oluyor, "gel, gel" diyerek uçağı çağırıyor, sonra gözden kaybolacağı zaman da "bye bye uçaaaak" diye deli gibi el sallıyor :) Şansımıza Sabiha Gökçen'den kalkan uçakların bir kısmı bizim evin oradan geçtiği için sık sık bu sevinci yaşıyor ama en heyecanlısı Halkalı'ya babanne evine gidince çünkü orada Atatürk'den kalkan hemen hemen tüm uçaklar sürekli ve çok daha alçaktan göründüğünden Arda'yı orada oyalamak inanılmaz kolay. Pilot fln olacak herhalde büyüyünce :):)

Son gidişimizde ise yine Mexie ile bir araya geldiler, oğlumun bu kadar hayvansever olması inanılmaz hoşuma gidiyor..

Bu arada daha önceki yazımda bahsetmiştim, Arda'nın yatağını gerçekten kaldırdık ve artık odasında normal tek kişilik yatakta yatmaya başladı. Böylelikle ilk 4 ay da yanımızda minik beşiğinde yattığını düşünürsek, uzuuuunn süre yatacak diye aldığımız kendi yatağında toplamda 20 ay fln yatmış oldu sanırım :) Bir yandan bu çok iyi oldu, çünkü yeterli alan açılınca normalde salonda duran oyuncaklar ve masası odasına taşındı, dolayısıyla artık odasında daha çok vakit geçirmeye başladı.



Son zamanlarda 9.30 gibi yatağa gidiyoruz ama çoğunlukla kitap okuma faslından sonra "nenni" diyerek ayağımda sallanmak istiyor. (İşte bunlar hep annanne alışkanlıkları..) Mecburen sallıyorum ben de, yoksa uykuya dalması inanılmaz uzuyor ve ben de onun yanında uyuyakalıyorum :) Gece 2-3 gibi uyanınca da bir güzel yatağından inip yanımıza geliyor ve sabah uyandığında yanında biz varsak inanılmaz mutlu oluyor.

Kahvaltı ve gece muhallebisi aynen devam. Ancak Pregomini tamamen bıraktık, onun yerine şimdilik pirinç sütü ile devam ediyoruz. Tam 2,5 yaşına geldiğinde doktor kontrolü ve tekrar alerji testlerinin ardından keçi sütüne geçebiliriz, inşalllah..

Bu arada bir an önce yaz geri gelebilir mi lütfen? :)