7 Kasım 2014 Cuma

Arda'nın günlüğüne devam..

Öyle böyle derken hiç bir şey anlamadan yaz geçti gitti.. Kurban Bayramı'na planladığımız Akyaka seyahatine de "havalar soğudu yeaa, 4 gün için o yola değmez" diyerek üşenip gitmedik ve böylece gerçek anlamda yazdan bir şey anlamamış olduk..

Bu sırada Arda biraz daha büyüdü, 2.yaşını kutladık. Şu an zaman zaman küçük çapta yaşadığımız "terrible 2" krizleri dışında çok büyük değişimlerimiz yok açıkçası. Ama buna rağmen yaptığı küçük hareketlerle bizi her gün biraz daha şaşırtmayı ve güldürmeyi başarabiliyor bıdığımız.

Yemek rutinimiz devam ediyor, kahvaltı hala muhallebi kıvamı, gün içerisinde bazen 1 veya 2 kez belirli yemekler (türlü, pilav, makarna, köfte), gece yatmadan meyveli muhallebi.. Alerji nedeniyle inek sütü proteini içeren her türlü gıdadan uzak durmaya devam, ama artık keçi peynirinin yanında keçi sütünden evde mayaladığım yoğurdu da daha sık vermeye başladık. Artık 2 yaşını bitirdiği için evdeki stok bitince Pregomin alamayacağız ne yazık ki ve doktorumuz Nurgül Hanım keçi sütünden önce pirinç sütüne geçmemizi tavsiye etti. Pirinç sütünü nereden bulacağım bilmiyorum ama 2-3 ay bununla idare edip sonra keçi sütüne geçecekmişiz, hayırlısı..


Son yazımda tatillerden, aksayan rutinlerden ve biberonu da bırakmanın etkisiyle bozulan uyku düzeninden bahsetmiştim. Kısa bir sürede bu düzeni az da olsa toparladık ama eskisine göre tabiki çok çok gerideyiz. Bazen bundan dert yanıyorum aslında Arda ile ilgili genel olarak.. Zaman geçtikçe ilerlememiz gerekirken tam tersine geri gidiyormuşuz hissi var hep bende :)
 
Bu ara bir gecemiz diğerini tutmuyor. Artık kendi yatağında yatırma çabamdan tamamen vazgeçmiş durumdayım, asla "5 yaşına kadar bunda yatabilecek" diye aldığımız o yatakta yatmıyor canım oğlum. Aslında 2 yaş sendromlarından biri de korku kavramını öğrenmesiyle her şeyden korkar olmalarıymış. Sanırım Arda da yalnız uyumaktan, karanlıktan, tuhaf seslerden ve bazen insanlardan hatta kendisinden daha girişken (cazgır:)) yaşıtlarından korkuyor. Uyku durumunun da bu korkuyla ilgisi olduğunu düşünüyorum artık. Öğlen tek ve genelde uzun bir uyku uyursa akşam yatma saati gecikiyor. Genelde en geç 9.30'da odasındaki tek kişilik sedir yatağa gidiyoruz birlikte, ben ona bir kitap okuyorum, sonra yan yana yatıyoruz, bazen kitabı bir kez daha okutuyor veya elimden alıp kendisi okur gibi yapıyor, sonra bir iki dönüp yavaştan uyku moduna geçiyoruz. Sonra gece uyanınca o yataktan inip kendi kendine sessizce yanımıza geliyor ve tam aramızda yatıyor :)
Bu şanslıysak olan senaryo. Bu sıralar, artık köpek dişleri mi çıkıyor ne oluyor bilmiyorum ama geceleri biraz huysuz. Hatta 2 gün önce baya ateşlendi de.. Böyle bazı gecelerde direkt bizim yatakta uyumak istiyor, kendi odasına hiç girmiyor, bazen salonda koltukta bile yatmak istediği oluyor ve doğal olarak uykuya geçişi çok uzuyor, saat 11.00'i bile bulduğu oluyor. Bazen de gündüz annem ayatkta sallayarak uyuttuğu için akşam da benden aynı rutini istiyor. Hatta yastığını alıp ayağıma koyarak "nennniiii" diye şarkı söylüyor kendine :) Asıl hikaye ise gece uyandığında başlıyor, uzun bir süre ağlıyor çünkü, ne istediğini bilmiyor sanki, yataktan kalkıyoruz, evde dolanıyoruz, en sonunda "su" diyor ve içince rahatlayıp bana sımsıkı sarılarak uykuya dalıyor.

Sanırım o küçük yatağı kaldıracağım odasından ve çok erken olmasına rağmen o tek kişilik yatakta yatmaya alıştıracağım tamamen. Boşuna yer kaplıyor çünkü odada ve ben de zaten eskisi kadar takılmıyorum bu uyku konusuna..

Bir diğer güncel mevzu da Arda'nın berber fobisi.. En son geçen hafta Boran Arda'yı sitenin berberine götürdü, son seferlerde hep Palladium'daki çocuk kuaförüne gitmiştik ama orda da tüm çabalara rağmen ortalığı birbirine katıp diğer çocukları da korkuttuğu için bu sefer siteyi denemek istedik. Hem ayağı alışsın yakına diyerek.. Ama öyle bir kıyamet koparmış ki zaten berber dokunmak istememiş. Sonra çaresiz ben kendim kestim saçlarını ve tabiki çok beceriksiz bir kesim oldu ama yapacak bir şey yok :)

Bütün bunların dışında artık en büyük heyecanımız yavaştan konuşmayı sökmeye başlaması. Sonunda 2 kelimeye geçti, ama fiiller çok kısıtlı,
"baba iş" (baba işe gitti)
"annie geldi"
"anne gitti"
"pepe bitti"
"mama bitti"

Hepsi bu kadar sanırım :) Ama bunların dışında tek kelimeyle tüm derdini anlatıyor aslında, kullandığı kelimelerden aklıma gelenler:
annie, baba, aninni (ananne),
burta (yumurta),
su, mama,
mai (mavi, tüm renklere mavi diyor)
Pepe,
çooba (çorba), piyav, makaa (makarna), yoot (yoğurt)
aaba (araba),
api (abi ve iPad için ortak kelime)
kamiyo (kamyon),
açu (aç) / kapa,
kokma (korktum demek istiyor, ben korkma dediğim için o şekilde öğrenmiş oldu),
kıındı (kırıldı, evde habire bir şey kırdığı için),
ısık (ışık),
kuli (lego, legolardan sürekli kule yaptığımız için, adları kule olarak kaldı),
kipi (kitap, uyumadan önce okuduğumuz Mor Kirpi hikayesinden dolayı kitapların hepsi kirpi)

ve başka aklıma gelmeyen niceleri :) Bir de artık ritim duygusu, ezber yeteneği tamamen mevcut. iPad'den İngilizce kelime oyunları oynuyor, dinlediği şarkılar kulağına yer ediyor ve aynı şekilde söylemeye çalışıyor, vs..

Bu arada 4 haftadır Gymboree Çekmeköy'de "play&learn 5" grubuna devam ediyoruz. Program toplam 12 hafta sürüyor, haftada 1 gün ve sadece 1 saat. Arda biraz sosyalleşsin, arkadaş edinsin, bazı şeyler öğrensin ve bir yandan da eğlensin diye böyle bir seçim yaptık. Bu bitince de sanırım müzik odaklı bir etkinliğe devam edeceğiz. Normalde her gün iki kez annem Arda'yı parka götürüyor ama biraz da havalar soğudukça eve kapanacak diye böyle bir etkinlik istedim.







Bitirirken sizleri dün geceki halimizle baş başa bırakıyorum. Uyurken ne kadar da güzel değil mi? :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder